20 Ocak 2013 Pazar

hezimet

..Bir ampulün turuncumsu şavkında yok olup gidecek kadar çelimsiz hissediyordu kendini. Har vurup harman savurduğu sözleri ise ilkokul okuma fişi ağırlığındaydı. Durumundaki yavanlığa gem vurmaya çalışırken sigarasını filtreden yaktı. Yenisini çıkartmak için elini yaka cebine soktu, fakat paketi parmaklarının hepsini yutabilecek kadar boştu. Sigarasını hiç içilmemiş olarak kaldırımın arasında görünce tüttürme umuduyla sigarasına uzandı. Kurtaramadı, kaldırımı söktü. Birkaç dakika önce çelimsiz hissettiği kendisini bu kadar yoran kaldırım taşına verdi veriştirdi. Sinirden aklını yitirdi. Cadde üzerindeki bütün kaldırım taşlarını söküp belediyenin önüne domino taşı gibi dizdi. Çöpten kağıtları ayıklayıp tertipli olarak çuvalına dizen beyefendiden üfleyerek taşları yıkmasını diledi. Kağıt toplayıcısı yıkamadı, düzensiz ve değersiz beslenmeden olsa gerek diye homurdandı. Yoldan geçen polis ekibini çevirdi. Polis olduklarını teyit etmek için kimlik kontrolü yapmaya çalıştı. Biber gazını gözüne yakın bir yere yedikten sonra polis olduklarına kanaat getirdi. Üfleyip taşları yıkmalarını emretti. Polisler saçmalığa son vermek ve kamunun huzurunu yeniden sağlamak için bizimkini gözaltına almaya aralarında karar verdi. Fakat bizimki göz altına sığmayacak kadar özgürdü. Sağ ve sol omuzundaki meleklerin kanatlarını alıp havalandı. Anca iki sokak öteye gidebildi. İner inmez melekler huzur evine müracaat etmek için belediyenin yolunu tuttu. Meleklerin arkasından bakıp bencilliğine içerlerken üzerinden BİM kamyonu geçti. Asfaltın üzerine pestili çıktı. Maske filmindeki yeşil suratlı adam, yola pestili çıkınca kendisini kazıyabiliyordu, böyle saçma şeyler sadece filmde olur dedi. Pestil olarak birkaç gün geçirdikten sonra parçalarının araçların lastiklerine yapışıp yok olacağını hatırladı. Asfaltlarda vefat eden veya ettirilen hayvanların sonu hep böyle oluyordu. Eczanedeki kız seni bu halde görmese bari dedi asfalta yapışmış kendine…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder